Etiket: Milan Kundera
(Ermiş Garta’nın Hadımlaştırıcı Gölgesi)
“Şatoda çalışan iki görevli, belki de Kafka’nın en büyük yazınsal bulgusudur. İmgelem gücünün harikasıdır; iki yardımcının son derece şaşırtıcı olan varlıkları bir yana, bu bulgu anlamlarla doludur: Bu iki kişi zavallı şarkı öğretmenleridir, başbelâsıdırlar; ama aynı zamanda şatonun dünyasının tehdit edici ‘modernlik’ ini de temsil ederler: Aynasızdır bunlar, röportaj muhabiridirler, fotoğrafçıdırlar: Özel yaşamı tümüyle yok…
Tanklar Geçicidir, “Dora Maar Au Chat” Ölümsüzdür
-İrlanda, derler ki, Yahudilere hiç zulmetmemiş biricik ülke olma şerefine sahiptir. Bunu biliyor muydun? Hayır. Nedenmiş biliyor musun? -Neden, Efendim? -Zira, onları hiç içeri sokmamış da.” (1) Ulysses’de, Stephen ve Mr. Deasy arasında geçen konuşma bu şekilde sonlanır. Mr. Deasy, ciddiyetle aksettiği bu cevabın ardından kendini daha fazla tutamayınca gırtlağından zıplayan kahkaha topağı da eşlik eder…
(Seçtikleri hedef hayvanlardı)
“On yıl kadar önce gazetede rastladığı iki satırlık haberi hatırladı birdenbire; Rusya’da bir kentte bütün köpekler resmi izin olmaksızın, tek bir tane kalmamacasına vurulmuştu. Ülkesinin iriyarı komşusunun yalın dehşetini ilk olarak Tereza’nın kafasına dank ettiren, bu gösterişsiz ve görünürde önemsiz küçük yazı olmuştu. Bu küçük yazı gelecekte olacakların habercisiydi. Rus işgalini izleyen ilk yıllar henüz…
(Romanın sorguladığı sır o sınırın ötesinde başlar.)
(…) Ve işte şimdi onu gene romanın başında bana göründüğü gibi görüyorum; pencereden dışarıya, avlunun öte yanındaki duvarlara bakarken. Bu görüntüden doğdu Tomas. Önceden de söylemiştim, roman kişileri insanlar gibi kadından doğmaz; yazarın henüz hiç kimse tarafından keşfedilmediğini ya da hakkında önemli bir şey söylenmediğini düşündüğü temel bir insani olasılığı bir fındık kabuğunun içine sığdıran…
(İki Çeşit Gülüş Üzerine)
“Bir şeyler, önceden bilinen anlamlarını ansızın yitirecek ve önceden belirlendiği sanılan sıralarından çıkacak oldu mu, bizde gülme duygusu uyandırır. (Moskova’da yetiştirilmiş bir Marksistin yıldız falına inanması gibi). Demek ki, aslında gülmek, şeytanın etki alanına giren bir şey. Gülmede uğursuz bir yan var (bir şeyler, sanıldığından çok değişik biçimde birden şekil değiştiriyor), ama öte yandan insanı…