Romanesk Kontrpuan

Roman Sanatı, Düşünce ve Lirik Üzerine Bir Blog

(İki Çeşit Gülüş Üzerine)

“Bir şeyler, önceden bilinen anlamlarını ansızın yitirecek ve önceden belirlendiği sanılan sıralarından çıkacak oldu mu, bizde gülme duygusu uyandırır. (Moskova’da yetiştirilmiş bir Marksistin yıldız falına inanması gibi). Demek ki, aslında gülmek, şeytanın etki alanına giren bir şey. Gülmede uğursuz bir yan var (bir şeyler, sanıldığından çok değişik biçimde birden şekil değiştiriyor), ama öte yandan insanı hafifleten iyileştirici bir yanı da var (bazı şeyler bize sanıldıklarından daha hafif görünmeye başlıyor, bizi daha özgürce yaşamaya bırakıyor, o sert ciddiyetlerinin ağırlığı altında ezilmemizi önlüyor).
Melekler, kötülüğün gülüşünü ilk işittiklerinde şaşkına dönmüşlerdi. Bu, bir şölende oluyordu. Salon tıklım tıklım doluydu ve oradaki insanlar, müthiş salgın olan şeytanın gülüşüne tutulmuşlardı. Melek, bu gülüşü Tanrı’ya ve onun kutsal eserine karşı yöneltilmiş olduğunu pek güzel anladı. Hemen işe karışması gerektiğini biliyordu, şu ya da bu biçimde, ama kendisini zayıf ve savunmasız hissediyordu. Kendi kendine bir şey icat edemezdi, bu bakımdan rakibini taklit etti. Ağzını açarak, kesik kesik, aralıklı ve ses düzeninin üstünde bir ritimle sesler çıkarmaya başladı, ama çıkardığı seslere Şeytan’ınkinden farklı bir anlam veriyordu. Şeytan’ın gülüşü her şeyin çok saçma olduğunu anlatmak isterken, Melek tam tersine, bu dünyada her şeyin çok iyi düzenlenmiş olduğundan, iyi ve anlamlı olduğundan ötürü hoşnutluk duymak gerektiğini söylemek istiyordu.
Böylece Şeytan’la Melek, karşı karşıya gelip birbirlerine açık ağızlarını göstererek ve aşağı yukarı aynı sesleri çıkararak ama her biri çıkardığı uğultuyla birbirinin tam tersi şeyler anlatmaya çalışarak gülüyorlardı. Şeytan, Melek’in gülüşüne bakarken daha çok, daha güzel ve daha açık bir biçimde gülüyordu, çünkü gülen Melek’in görünümü gerçekten çok gülünçtü.
Gülünç bir gülüş bozgundan başka bir şey değildir. Yine de melekler bir şey elde etmedi değiller. Şaşırtıcı anlamlarıyla bizi kandırdılar. Başlangıçtaki gülüşe ve onların gülme taklitlerine verilecek tek bir ad vardır: Şeytan gülüşü. Bugün, dışa dönük aynı anlatımın birbirine karşıt iki davranışı birden dile getirdiğini kimse fark etmemektedir. İki çeşit gülüş vardır ve biz bunları ayırt edecek sözcükten yoksunuz.”

Gülüşün ve Unutuşun Kitabı, Milan Kundera, Can Yayınları, Erhan Bener Çev. s.85-86